NB İktisat muharriri Alaattin Aktaş, yazısında şunları belirtti:
“Seçim yapıldı ve varsayalım sandıktan Millet ittifakı galip çıktı. Merkez Bankası’nın bağımsız hareket edebilir hale gelmesinin birinci tesirleri neler mi olur?
Faizin piyasa şartlarına uygun bir formda belirleneceği anlaşılır anlaşılmaz kur gerilemeye eğilimine girer. Kurdaki gerileme eğilimiyle birlikte portföy yatırımı için döviz akmaya başlar. Elini çabuk tutup yüksek kurdan girmek isteyen yabancı adeta yarışır ve kurdaki gerileme yeterlice hızlanır.
Kurun olması gerekenden süratli yükselmesi kadar, birebir halde süratle düşmesi de bir dizi sorun doğurur. Merkez Bankası’nın dış ticaret istikrarını gözeterek kurun çok süratli düşmesini önlemek için döviz alımı yapması gerekir.
Hem böylelikle swap üzere mutabakatlarla bulunan dövizle göstermelik bir halde oluşan rezerv negatiften sıfıra yaklaşır ve artıya geçebilir. Merkez Bankası bu döviz emmediği takdirde Türkiye bu sefer ucuz dövizin yol açtığı ithalat patlamasıyla diğer bir ödemeler istikrarı krizine girer.
Enflasyon, seçime kadarki siyasetlere bağlı olarak, Merkez Bankası’nın faiz artıracağı yılın ikinci yarısında yüzde 35’ler civarına düşebilir. Münasebetiyle faiz-enflasyon makası şimdikine nazaran çok daralmış olacak ve faizi yüklü bir halde artırmak bile gerekmeyecektir.
Döviz girişi Türk menkul değerlerinin süratle bedel kazanması sonucunu doğurur. Bu giriş sayesinde Hazne kağıtlarına talep artar ve faizin resen bir istikrar bulmasının yolu açılır. Hazine daha uygun şartlarda borçlanır. Ayrıyeten gelen dövizin bir kısmı BİST’e kanalize olur. Pay senedi fiyatlarında çok süratli artışlar görülebilir.”
Yazının tamamı için tıklayın
