Telefon dolandırıcılığı, siber dolandırıcılık haberlerine her gün bir yenisi daha ekleniyor.
Kendisini asker, savcı, polis üzere tanıtan dolandırıcılar, vatandaşı kandırarak, parasını almaya çalışıyor. İlgili resmi makamlar ise sık sık ikazlarda bulunarak “Para kaptırılmaması” gerektiğini söylüyor.
Bu ikaz ve açıklamalara karşın hala birçok vatandaş dolandırıcıların tuzaklarına düşüyor.
Son olarak İstanbul merkezli 11 vilayette eş vakitli gerçekleştirilen siber dolandırıcılık operasyonunda, 61 mağdur vatandaştan 6 milyon 297 bin 431 lira menfaat temin ettiği, 540 bin 117 liralık dolandırıcılık aksiyonunun ise engellendiği belirlendi.
Bu olayı örnek gösteren Hürriyet muharriri Sefer Levent, ‘Dolandırıcılara neden kanıyor’ başlıklı yazısında, dolandırıcılığın anatomisini ele aldı.
Sefer Levent’in yazısı şöyle:
“Peki bu 55 kişi toplamda 61 kişiyi nasıl dolandırmış, gelin bakalım…
Öncelikle dolandırıcılar kendilerini banka yahut kredi kurumu çalışanı üzere tanıtmışlar.
DOLANDIRICILAR NEYE İNANDIRMIŞLAR:
* Hesaplarına dolandırıcılık parası geldiğine,
* Banka hesaplarında kuşkulu süreçler gerçekleştiğine,
* Banka hesaplarına öbürleri tarafından ezkaza para gönderildiğine,
MAĞDURLARI NASIL İKNA ETMİŞLER:
* Aldatıcı bilgiler vermişler,
* Direkt banka bilgilerini ele geçirmişler,
* Birileriyle işbirliği yapmışlar.
Bin türlü numarayla mağdurları ikna edip kendileriyle çalışan diğer bireylerin hesaplarına para göndermelerini sağlamışlar.
Şüphelilerin ayrıyeten başta cep telefonu olmak üzere kimi elektronik aletleri, kendilerini hekim, öğretmen ya da polis üzere tanıtarak ilana koydukları, satışını yaparak parasını aldıkları eserleri ise alıcılara göndermedikleri tespit edilmiş.
DOLANDIRICILARA NEDEN İNANIYORLAR:
* Zafer kazanma duygusu (ödül kazandınız iletileri…)
* Otorite korkusu (emniyetten arıyoruz, tehdit bildirisi atmışsınız…)
* Yardımcı olma isteği (devletimize canımız feda, derhal…)
* Kaybetme korkusu (bu fırsat yalnızca bugün için sunulmuştur…)
* Tembellik (işlemler için şubeye gelemeyecekseniz, biz buradan çabucak yapalım siz zahmet etmeyin…)
* Bedel verilme isteği; Ego (sizin üzere pahalı bir çalışan ile iş yapıyoruz, şahsi numaranızı alabilir miyim?)
* Yetersiz bilgi (kart numaramı versem ne olacak ki?)
*Vaatçilik (kredi kart aidatı ve kredi evrak masraflarını alırız…)
(Kaynak: Türkiye Bankalar Birliği)
BUNLARA BİRAZ DİKKAT!
* Lütfen sizi polis, bankacı, hâkim, savcı vs. üzere arayanlara kanmayın.
* Polisle ilgili bir durumda emniyete, banka ile bir durumda bankaya, hâkim savcı, avukatlık bir durumda ise adliyeye başvuracağınızı söyleyin.
* Polis sizinle işbirliği yapıp telefonda terör operasyonu yapmaz!
* Kimlik bilgilerinizi vs paylaşmayın.
* Muteber siteler ve satıcılar dışında, bir malı almadan parasını ödemeyin.”
Sefer Levent’in bu yazısına ünlü dolandırıcı Selçuk Parsadan’ın kelamından bir ufak katkı sunalım: “Bu ülkede insanları kandırmak istiyorsan ya umut vereceksin ya da kaygı…’”
Selçuk Parsadan kimdir:
Selçuk Parsadan, devrin başbakanı Tansu Çiller ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de ortalarında bulunduğu birçok kişiyi, büründüğü düzmece kimliklerle dolandırmıştı.
