Cumhurbaşkanı Erdoğan, İştirak Finans Strateji Dokümanı Tanıtım Toplantısı’nda konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Son 8-9 yıldır Türkiye’yi yönetilebilir olmaktan çıkarmak için kumpastan darbeye her yolu denediler. Bu sinsi hücumların son mermisi ekonomimize sıkıldı.
Bu tabloyu değiştirmek için çok kıymetli siyasetleri devreye aldık. İştirak Finans’ın hak ettiği yere gelmesi için elimizden geleni yapacağız. Hüzünle belirtmek isterim ki iştirak finans potansiyelinin ve hak ettiği yerin çok gerisinde. Türkiye üzere insanların dini hassasiyetlerinin yüksek olduğu bir ülkede, İştirak Finans’ın yanlışsız tespit etmeli, tahlili ona nazaran belirlemeliyiz. İştirak Finans kuruluşlarının bankalardan bir farkı olmadığına ait genel bir algı toplumda yer etmiş. Bu algının dönüşmesinin birinci adımı, hala kullanılan İştirak Bankası isminin İştirak Finans Kurumu halinde değişmesi olabilir.
Enflasyon probleminin de üstesinden gelerek ‘Türkiye Yüzyılı’nı daima birlikte inşa edeceğiz.
Tabii bu ortada global ekonomik kriz daima yeni problemlere da yol açarak dünyayı kasıp kavurmayı sürdürüyor. Yaşanan problemlerin en çok etkilediği alanların başında ise finans kesiti geliyor.
Esasen finans sisteminin bunun ötesinde düşünceleri, çarpıklıkları, çıkmazları da vardır. Daha açık bir sözle temel misyonu tasarrufları gerçek yatırımları yönlendirerek ekonomik büyümenin lokomotifi olması gereken finansal sistem artık bu görevinini yerine getiremiyor.
Geldiğimiz noktada, finans sisteminin üretimi ve ticareti beslediği ekonomik sistemin yerini adeta tüm öbür dalların finans bölümünü beslediği, sıhhatsiz ve sürdürülemez yapı almıştır.
Dünyada finans sisteminin beslediği borçluluk, gelir ve servet adaletsizlikleri süratle artıyor. Buna karşılık birebir sistemin yol açtığı sıkıntılar, ülkelerin ekonomik büyüme oranlarını ve toplumsal refah düzeylerini olumsuz etkiliyor.
Öyle ki 2021 yılında 303 trilyon dolar düzeyine ulaşan global borçluluk oranı, global ulusal gelirin 3,5 katına yükselmiştir. Ülkelerin ve piyasaların 2008 global finans krizinden gerekli dersleri almadıklarını, tıpkı yanlış yolda yürümeyi sürdürdüklerini görüyoruz.
Küresel borçluluk düzeyi, finans krizinden bu yana geçen 20 yılda maalesef daima artarak devam etmiştir.Bu çarpık durum, finansın üretim ve yatırımlarından ayrıştırarak dünyadaki toplumsal refaha katkısının giderek azalmasına yol açmaktadır.
Artık bu gerçek salgın devrinde ve sonrasında Dünya Bankası, OECD ve hatta IMF üzere milletlerarası kuruluşlarca da açıkça lisana getirilmektedir. Yeni bir finansal mimari arayışları giderek sürat kazanıyor. Merkezinde adaletin, üretimin, paylaşımın, insanın olmadığı bir ekonomik ve finansal yapı sürdürülebilir değildir.
Küresel finansal mimarinin insanı, ahlakı, üretimi ve paylaşımı temel aldığı yeni bir model teklifini geliştirilmesi koşuldur. Biz de artık sürdürülemez hale gelen mevcut finansal yapıya alternatif yeni bir finansal mimari inşa edecek çalışmalara her türlü dayanağı veriyoruz.
Paylaşımı, üretimi ve ahlaki kıymetleri önceleyen alternatif finans araçlarının başında iştirak finans sistemi geliyor.
Türkiye’de ve dünyada yeni finansal mimarinin en değerli aktörlerinden bir tanesi olmaya aday iştirak finansın yıldızı risk paylaşımı, varlığa dayalı olması ve ahlaki vurgularıyla giderek daha çok parlamaktadır. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemiz her alanda olduğu üzere finansal sistemin geliştirilmesi, istikrarın sağlanması ve eser çeşitliliğinin artırılması konusunda da kıymetli yok kat etmiştir.
Küresel birçok krizden ve finans sistemimize yönelik taarruzlarından alnının akıyla çıkan kamu bankalarımız yeni sistemin de itici gücü olmuştur. Gerçekten Türkiye İktisat Modeli’nin muvaffakiyete ulaşmasında finansal sistemimizdeki alternatif araçlarda ve eser çeşitliliğinde yaşanan gelişmenin büyük hissesi vardır. İktisat modelimizin, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlaya dayalı büyüme stratejisinin sac ayaklarını oluştururken bu imkanlardan en geniş halde istifade ettik.”
