T24 müellifi Tolga Şardan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş ortasında yaşandığı tez edilen bir gerginliği köşesine taşıdı.
Şardan’ın aktardığına nazaran Soylu, Sarallar Kümesi operasyonuyla ilgili kendisine neden bilgi verilmediği sorulunca Aktaş’tan “Size her söylediğimizde sızıntı oldu” cevabını aldı.
Şardan, bugünkü köşe yazısında “Sarallar Grubu’na yönelik son operasyonun perde arkasını” şöyle aktardı:
Haziran’daki operasyon başladığında enteresan bir durum dikkatimi çekti. Emniyet’in gerçekleştirdiği çabucak hemen her değerli operasyonla ilgili kamuoyu bilgilendirmesini şahsen yapan İçişleri Bakanı Soylu, Sarallar Grubu’na yönelik operasyon konusunda sessiz kaldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Emniyeti ile birlikte yürüttüğü operasyonun hazırlık safhasından Ankara’daki Kaçakçılık ve Organize Kabahatlerle Çaba Dairesi’nin de (KOM) bilgisi vardı. Fakat hazırlık kademesinden bilgisi verilmesine rağmen, gözaltı süreçlerinin ne vakit olacağı konusunda İstanbul’dan ne savcılık ne de emniyet kanadından Ankara’ya bilgi verilmedi.
Soylu’nun Sarallar Grubu’na yönelik operasyonla ilgili şahsen kamuoyuna bilgi verememesinin nedeni işte bu durumdu. Aldığım bilgiye nazaran; rastgele bir operasyonla ilgili başlatılacak gözaltı süreçleri süreci hakkında her vakit bilgilendirme yapılan Soylu’ya bu defa ön bilgilendirme yapılmadı. Operasyonun birinci ayağında yakalamalar gerçekleşirken kabahat örgütünün başkanı İlyas (Alaaddin) Saral sırra kadem bastı. Bu gelişmenin akabinde kamuoyuna yansımayan kimi gelişmeler yaşandı.
Operasyonu takip eden günlerde bir programa katılmak emeliyle Ankara’dan beraberindeki grubuyla İstanbul’a giden İçişleri Bakanı, İstanbul Emniyeti idaresiyle bir ortaya geldi. Argümana nazaran; temmuzun son günlerindeki bu görüşmede Soylu, kentin genel güvenlik ve gereksinimleriyle ilgili değerlendirmeler yaptı. Birebir görüşmede Soylu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’a yönelik olarak Sarallar Kümesi operasyonuyla ilgili kendisine neden bilgi verilmediğini sordu. Soylu’nun eleştirisi üzerine Aktaş, “size her söylediğimizde sızıntı oldu” karşılığını verdi.
Görüşmenin gerçekleştiği oda bir anda buz kesti. Soylu, Aktaş’ın kelamlarına “sen ne demek istiyorsun?” diye çıkıştı. Ancak Aktaş, daha fazla konuşmak yerine susmayı tercih etti. Yaşanan gerginlikle birlikte Soylu görüşmeyi sonlandırıp dışarı çıkarken Aktaş’la ilgili sert kelamları sarf etti. Bu ortada Aktaş’ın, Soylu’nun Emniyet’teki grubunda yer alan polis müdürlerinin büyük kısmından kıdemli olduğunu da ekleyim.
“İstanbul’da yaşanan olayın Ankara’da yansıması oldu elbette” diye devam eden Şardan, şu sözleri kullandı:
Soylu birkaç gün sonra vilayet emniyet müdürleri kararnamesi hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı’na gönderdi. Teze nazaran, kararnamede İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’ın vazifeden alınması ön görüldü. Yerine ise, Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın ismi yazılıydı. Yılmaz’ın ismi daha evvel periyodun İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın misyondan alınması sırasında da gündeme geldi. Lakin Cumhurbaşkanlığı, Yılmaz’ın isminin de bulunduğu Soylu’nun önerdiği her üç ismi de kabul etmedi.
Cumhurbaşkanlığı Yılmaz’ın ismini ikinci sefer veto etti. Aktaş’ın yerinde kalmasını uygun buldu. Şimdilerde Soylu ile Aktaş ortasında soğuk rüzgârlar esiyor.
Büyüteç’te daha evvelki yazılarda Soylu’nun İstanbul üzerindeki aktifliği konusunu gündeme getirmiştim. Aktaş, Soylu’nun tercihi değildi.
Bu ortada yaşananlardan sonra Aktaş’ın ilçe emniyet müdürlerine ve şube müdürlerine “Ankara’dan gelecek her türlü talep ve talimat konusunda öncelikle kendisine bilgi verilmesi” tarafında buyruk verdiği belirtiliyor. Bu bilgileri meslek gereği birbirinden farklı iki kaynağa sordum. Her iki kaynaktan doğrulama geldi. Yaşananların tarafı olanların açıklaması olursa; Büyüteç kendilerine açık her vakit olduğu üzere.
