Türk medyasının farklı simalarından biriydi Engin Ardıç. Siyasete ve siyasetçilere yakınlığı, girdiği polemikler, ettiği hakaretler onun kendine has uslubu olsa da toplumun büyük yansısını de çekti. Siyasetçiler, sanatkarlar, vatandaşlar, meslektaşları, öğrenciler hatta Z nesli bile onun ‘eleştirilerinden’ nasibini aldı. Sevabıyla günahıyla Engin Ardıç Türk basın dalının farklı isimlerinden biri oldu.
Trabzon’da doğan Engin Ardıç, 1970 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Sonrasında ise Boğaziçi Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü’nden mezun oldu. Gazetecilikle yolu 1970 yılında Tiyotra 70 Dergisi’yle keşişti. Reklam müellifliği, BBC Türkçe yayınlar servisi spikerliği, Cumhuriyet ve Siyaset gazetelerinde tiyatro ve edebiyat eleştirmenliği, Nokta Mecmuası’nda yayın danışmanlığı yaptı. Dünya, Sabah, Star ve Akşam gazetelerinde köşe yazıları yayınlandı. Bugünkü ismi Star TV olan Inter Star televizyonunda ana haber bülteni sonrasında günün yorumunu yaptı. Elele, Tempo, Playmen mecmualarında de yazılar yazdı. Ardıç 24 Şubat 2008’den beri de Sabah Gazetesi’nde köşe müellifliği sürdürdü. Sivri lisanı, hakaretleri, polemikleri, farklı biçimi, agresif uslubu ve siyasetçilerle yakınlığıyla daima farklı bir portre çizdi. Hakkında sayısız dava açıldı. Atatürk’e hakaretten tabir bile verdi.
ÖZALLI YILLARI
Siyaset ve siyasetçilerle de daima içiçe oldu. 1980’lı yıllardan vefatına kadar Turgut Özal’la farklı bir dostluğu vardı. Sonrasında ‘siyasetin yeni yüzü’ Cem Uzan’la yolları keşişti. Bir müddet Uzan’ın sahibi olduğu Star Tv ve gazetede yazılar yazdı. Sonrasında ise Ak Parti’ye verdiği dayanakla ortaya çıktı.
TEPKİ ÇEKEN YAZILARINDAN BAZILARI
Ardıç’ın kaleminden aslında her kesim nasibini aldı. Bir yazısında, “Hadi bakalım, postalcı basın yeniden birilerini gaza getirip Taksim üzere Yedikule’de de yeni bir ayaklanma başlatabilir mi? Muhtaç oldukları kudret, Langa’nın hıyarında, Arnavutköy’ün çileğinde, Bayrampaşa’nın enginarında, Kanlıca’nın yoğurdunda, Beykoz’un paçasında ve Sarıyer’in böreğinde vitamin olarak mevcuttur.” diye yazdı.
Ardıç’ın 22 Şubat’ta kaleme aldığı yazı ise büyük reaksiyon çekti. Ardıç, Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik, “Kılıçdaroğlu, hiç boşuna ‘AK Parti seçmenleri öldüler, oylar bana kaldı’ diye sevinmesin. Genel sonuç değişmeyecek” diye yazdı.
ÇAKMA GAZİLER YAZISI YARGIYA TAŞINDI
Ardıç’ın ‘Çakma gaziler’ yazısında ise, gazilere yönelik, “Kalpak, ayyıldız, madalya, palaska, çakaralmaz tabanca, kama, bomba, kısacası her şey yerli yerinde… Ancak bakıyorum, bu adamlar yaş olarak taş çatlasa benim kadarlar yahu! Haydi benden beş yaş büyük olsunlar. Haydi beş de benden koy, on yaş. Yani ‘Milli Şef bebeleri’ en fazla! Bu adamlar hangi savaşlara katıldılar da malul gazi oldular? ‘Malul’ olmaları da kaide değil, maşallah hepsi benden sağlam. Bu adamlar ‘feyk’… Neyk? Geçersiz yani, çakma…” hakaretinde bulunmuştu. Bu yazısı sonrasında büyük reaksiyon çekerken, hakkında kabahat duyurusunda bulunulmuştu.
BEN ATATÜRK’E HAKARET EDECEK BİR SAPIK DEĞİLİM
Atatürk’le ilgili bir yazısında da Atatürk’e hakaret ettiği söylendiğinde ise tekrar kendi uslubuyla, “ Ben Atatürk’e hakaret edecek bir sapık değilim. Aklımı peynir ekmekle yemedim. Atatürk’le bir sıkıntım, bir alıp veremediğim yoktur. Orta sıra eleştirdiğim, cumhuriyetin birinci periyotlarının birtakım yanlış uygulamaları ve daha sonraları da Atatürkçülük ismine yapılan birtakım saçmalıklardır. Azıcık başı çalışan, okuduğunu manaya yeteneği olan herkes bunu bilir. Bunlardan yola çıkıp bana “Atatürk düşmanı” diyen ya ahmak ya alçaktır” diye kendini savundu.
NİTELİKLİ SALAKLIK
Ardıç, “Nitelikli salaklık” başlıklı yazısında ise, “Sıktı lakin artık ha… Kaldı ki sıkmayan ne var ki? Yeniden ‘bilmemnecoin’, tekrar tokatlanan iki milyar dolara yakın para, yeniden ağlayıp zırlayan mağdurlar.” yazarken tıpkı yazının devamında da , “ Hele hele ulusal piyango bileti almak… Bir memur angutluğudur” demişti.
AYIP OLMUYOR MU KIZ ABLA?
Ardıç’ın tartışmaya girdiği bir öteki isim ise ünlü tarihçi İlber Ortaylı’ydı. Ortaylı, Mustafa Kemal Atatürk’ün İsmet İnönü tarafından zehirlendiğini öne süren Yeni Şafak gazetesinin muhabirine verdiği demeçte, isim vermeden Ardıç için, “Bir tane herif var. Eski solcu, alkolik, geri zekalı… O da konuşuyor. Git öbür tarih kitabı oku hayvan. Baban seni Fransız okuluna yollamış. Lisan biliyorum diyorsun git öteki lisanda oku. Herif okul kitabıyla tarih yazıyor geri zekalı” kelamlarını kullanmıştı. Yeni Şafak, haberin metninde “Bir tane herif var” cümlesinden sonra (Engin Ardınç) yazmıştı. Bunun üzerine Ardıç köşesinde, “Kendisini mahkemeye verip parasını almayacağım, korkmasın. Bu türlü bir atağa karşı savunma yapmayı bile zül sayarım. Lakin şaştım. Ben onu daima hanımefendi sanatçı olarak bilirdim, cadaloz bir mahalle karısı seviyesine inmiş. Ayıp olmuyor mu kız abla?” karşılığını vermişti.
Ardıç diğer bir yazısında ise siyasete dönüş yapacağı konuşulan eski Başbakan Tansu Çiller için, “Türkiye’yi biz bitirdik’ diyecek, lisanı varmıyor’ eleştirisini yapmıştı.
YASAĞI ÇİĞNEYEN AYILAR
Ardıç’ın en çok reaksiyon çeken yazılarından biri ise korona günlerinde sokağa çıkma yasağına uymayan vatandaşlara dair yazdığı yazı olmuştu. Ardıç, ““Şimdi de, yasağı çiğneyen ayıları ayıları televizyondan gülerek izlemiyor muyuz? (…) ‘Ay ben sıcakladım ayol’ diye kendini sokağa atan teyzeler… Epey gürültü patırtıdan sonra bile ‘haberim yoktu’ diyen amcalar… ‘Sen bana karışamazsın’ diye polise diklenen, hatta tüküren babayiğit bozuntuları… İşbu yasak alt katman için konulmuştur. (…) Küçük burjuva yasaklara büyük ölçüde ahenk sağladı. Yüksek sosyete, Şeyma hariç, olgun davranıyor. Ancak onların konutları de geniştir. Arıza çıkaran lumpenproletaryadır” demişti. Ardıç, diğer bir yazısında da tekrar “Kumarsız ve mangalsız yaşayamayan cahiller” demişti.
P.. KURULARI
Bahçeşehir Üniversitesi önünde periyodun bakanlarından Hâkim Bağış’ı protesto eden öğrencilere ‘p.. kuruları’ diye hakaret ederken, öbür bir yazısında da, “Kendi üç kuruşluk çıkarı uğruna Batı’ya uşaklık eden ve ne değerine olursa olsun Türkiye’yi bugün vardığı noktaya getirenleri harcamaya çalışan onursuzdur, alçaktır, vatan hainidir. Ben lafı ortaya ederim, isteyen alır sarfiyat.” demişti.
BİR AYDIR YAZMIYORDU
Ardıç en son yazısını 1 Nisan’da kaleme almıştı. Bir aydır yazmayan Ardıç’la ilgili olarak gazeteci Oray Eğin, “Yapma be Engin!” başlıklı yazısının ilgili kısmında Ardıç’la ilgili şu tabirleri kullanmıştı;
“Engin Ardıç’ın önsözünde Nokta mecmuası dedikodularını seksist, ırkçı, alaycı lakin çok eğlenceli bir lisanla aktardığı “Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden…” kitabını Kumbaracı Yokuşu’ndaki bir sahafın indirim sepetinde 10 TL’yle bulduğum gün onun ağır bir beyin kanamasını geçirdiğini öğrendim. İşaretlere pek mana yüklemesem de bu iki olay ortasındaki tesadüfü ve ilişkiyi çözmeye çalışıyorum.
Farkında olmadığınızı biliyorum, lakin bir aydır yazmıyor ve hiç kimse de merak etmiyor. Argoya onun kadar hakim bir müellif olsaydım—ne de olsa bacanağı “Argo Sözlüğü” müellifi Hulki Aktunç—veya ondaki lisan kıvraklığı bende olsaydı nalları dikmek üzere, ampulü patlatmış, bir ayağı çukurda, gitti gidiyor derdim. Lakin değilim ve ayrıyeten çok üzüldüm.
Gerçekten beyin kanaması mı geçirdi, hayati tehlikede mi bilmiyorum zira kimsenin haberi yok. Gazetesi de resmi bir açıklama yapmadı. Kimin haberi olur, kim bilir diye etrafa sormaya çalıştım ancak onunla irtibatı sürdüren tek bir kişi bile bulamadım. Önemli bir sıhhat sorunu olduğu, yazılarını kestiği ortada.”
patronlardunyasi.com
