Patronlar Dünyası, çete nedeniyle Kolombiya’daki siyaset-yargı ekseninde patlak veren krize mercek tuttu.
Kolombiyalı uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar’ın kıssasını Narcos dizisi nedeniyle duymayan kalmadı. Ülkesinin hatta dünyanın en büyük uyuşturucu kartellerinden birini kuran Escobar, izlenme rekorları kıran Netflix dizisi nedeniyle artık tanınan kültürün bir kesimi. Onunla birlikte Latin Amerika’daki uyuşturucu ağları ve narko devletler de…
Her ne kadar herkes problemin tanınan kültür kısmına odaklansa da, bilhassa çetelerin kol gezdiği Kolombiya’da çeteler nedeniyle siyaset-yargı-polis ekseninde krizlerin arkası gerisi kesilmiyor. Uzun lafın kısası çetelerin devletin her kılcal damarına nüfuz ettiği Kolombiya üzere ülkelerde, ne siyasetçiye ne kolluk kuvvetine ne de yargı mansuplarına huzur yok. Bu krizlerin halka ve ülke iktisadına faturasıysa çok büyük.
İŞKENCE… ZORLA ESTETİK…
Uzun yıllardır Kolombiya halkına o büyük faturayı kesen bir isim var:
Kolombiya’nın ikinci Escobar’ı olarak bilinen Otoniel lakaplı Dario Antonio Usuga… Usuga, Clan del Golfo isimli uyuşturucu kartelinin başkanı.
Otoniel, karteli 2012-2021 yılları ortasında yönetti, ardında pek çok cinayet bıraktı. Düşmanlarına nizamlı olarak azap ettiği ve ortağı ile kız kardeşlerine “aynı görünmeleri” için estetik ameliyatlar yaptırdığı bile argüman ediliyor.
Karteli 2021’ye kadar yönetti dedik zira Usuga, o yılın Ekim ayında Kolombiya’da tarihi bir operasyonla yakalandı ve akabinde 4 Mayıs 2022 tarihinde ABD’ye iade edildi.
Usuga demir parmaklıklar gerisinde ancak yönettiği Clan del Golfo Kolombiya’nın büyük bir kısmında uyuşturucu ve insan kaçakçılığı, yasadışı altın madenciliği ve gasp kabahatleri ile faaliyetlerine devam ediyor. Ayrıyeten hala siyasi krizlerin de göbeğinde.
KARTEL, YASAMA VE YÜRÜTMEYİ KARŞI KARŞIYA GETİRDİ
Son olarak kartel yüzünden yasama ve yürütme erklerinin zirve isimleri karşı karşıya geldi. Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro ile Başsavcı Francisco Barbosa ortasında yaşanan kelam düellosu, ülkede tartışmalara yol açtı.
Petro, savcılığın elindeki bilgi ve dokümanlara karşın Clan del Golfo çetesinin işlediği cinayetler konusunda üzerine düşeni yapmadığını öne sürdü. Dahası devletin bu sorulara karşılık aradığını ve evraka bakan savcının soruşturulması gerektiğini söyledi.
Başsavcı Barbosa’ysa ”suçlamalar, savcının ve ailesinin güvenliğini riske atıyor ve onlara bir şey olursa bundan Lider (Petro) sorumlu olur,’’ kelamlarıyla kendini savundu.
Söz düellosunda Cumhurbaşkanı Petro’nun karşılığıysa sert oldu:
”Başsavcımız, bir gazeteci tarafından sorulan ve basının geri kalanının duymazdan geldiği bir sorunun karşılığından kaçmak istiyor. 200 kişinin öldürüleceğine ait elinde liste olduğu halde hiçbir şey yapmadığı gerçek mudur? Gazeteci Gonzalo Guillen’e nazaran savcılık listeyi biliyordu, 200 kişinin hayatı yalnızca tehlikeye girmekle kalmadı, tıpkı vakitte Clan del Golfo tarafından öldürüldü. Savcı ve ailesi korunmalıdır lakin devlet bu soruların yanıtını bilmeyi hak ediyor.”
Başsavcıysa, Cumhurbaşkanı Petro’yu ”yargının bağımsızlığına saldırı” ve diktatörlükle suçladı. “Beni Yüksek Mahkeme seçti, münasebetiyle bu kelamlar Yüksek Mahkemeyi de bağlıyor ve hukukun üstünlüğüne ziyan veriyor,” sözlerini kullandı.
BAŞSAVCI: AİLEM ÜLKEYİ TERK EDECEK
Devlet lideri ve başsavcı ortasındaki ‘Clan del Golfo krizi o denli bir boyuta tırmandı ki, başsavcı milletlerarası toplumu reaksiyon göstermeye davet etti. Dahası ailesinin can güvenliği tasası nedeniyle ülkeyi terk edeceğini açıkladı.
Tansiyon düşmeyince, krize, Kolombiya Ombudsmanı Carlos Camargo müdahil olmak zorunda kaldı, ‘yasalar hepimizi bağlar, kibir makus bir akıl hocası’ açıklaması yaptı.
Konuyla ilgili toplumsal medya kullanıcıları da ikiye bölündü. Ama çoğunluk, Petro’nun savlarının aydınlatılmasını talep etti.
Kolombiya’da Clan del Golfo krizinin, nereye evrileceğini önümüzdeki günler gösterecek fakat görünen o ki uyuşturucu kartelleri Latin Amerika devletlerini kangren etmeyi sürdürecek.
patronlardunyasi.com
